Battleroyale tarzına yeni bir soluk getirilmeye çalışılmış. Güzel sanat yönetimi ve beraberinde gelen güzel grafikleri var. Dövüş mekanikleri ve skill kullanımları kolay ve eğlenceli. Umut vadediyor.
Artı olarak oyunun bir çok mekaniği kanser oyun olan SEKİRO'YA BENZİYOR. GRAP İLE ZIPLAMA UÇMA GİBİ NİNJA HAREKETLERİ, HIZLI İTEM DEĞİŞTİRMELER, KATANALAR, BOMBALAR VS ÇOK GÜZEL DURUYOR. 1 SAATE YAKIN OYNAMAMA RAĞMEN OLDUKÇA ZEVK ALDIĞIM OYUNLARDAN BİRİSİ. UMARIM DAHA GÜZEL YERLERE GELİR. BIKTIK STANDART BATTLEROYALE OYUNLARINDAN. BÖYLE GELİŞMELER GÜZEL OLUYOR!
king firmasının yapımı olan Candy Crush Saga; hayatımıza 2012 Kasım ayı gibi girmişti. Oyunun içeriğinden bahsetmeden önce indirilme oranlarına dikkat çekmek istiyorum. Gerek appstore gerekse google play store ’da hala üst sıralarda olan oyun gerçekten bağımlılık yaratan bir uygulama.
Oyunun detaylarına gelecek olursak bilmemiz gereken maddeler aşağıdaki gibidir:
- Öncelikle şekerler, 3 aynı renkten oluşan şekerlerin dikey ya da yatay olarak birleşmesiyle patlatılmaktadır.
- 4 adet aynı renk olan şekerin birleştirilmesiyle şeritli bir şeker elde edilmektedir ve yatay ve dikey olarak kendi sütununu yok etmeyi sağlamaktadır.
- T ve ya L şeklinde aynı renk şekerlerin birleştirilmesiyle poşet şeker elde edilmekte ve patladığı zaman etrafındaki sütunları da yok etmektedir.
- 5 adet aynı renk olan şekerin birleştirilmesiyle çikolata topu oluşmaktadır ve ister şeritli şeker, isterseniz poşet şeker ile birleştirme imkânınız mevcuttur.
Oyunun görevlerine gelecek olursak; her bölümünde farklı bir görev verilmektedir. Örneğin; bir bölümde jöleleri alanları patlamaya çalışırken; diğer bölümünde malzemeleri ekrandan aşağıya doğru yok etmeniz gerekmektedir. Başka bir bölümünde istenilen malzemeleri toplamaya çalışırken ( 10 şeritli şeker, 20 poşet şeker, 1 çikolata top gibi.), diğer bölümünde bombaları patlamasını önleyerek puan kazanmaya çalışmaktasınız. Oyunun ilk bölümlerinde ise zamana karşı oynadığınız bölümler de mevcuttur. Bir yandan çikolatalar etrafınızı sararken diğer yandan bombaların patlamaması gerekmektedir ve aynı zamanda süre azalmaktadır fakat gerekli puanı da yapmanız gerekmektedir.
Doğaüstü güçlerin bulunduğu bir evde uyanan ana karakterimiz, olayların nedenini keşfetmeye çalışıyor. 5 günlük bir süre içinde evin gizemini çözmesi ve sis perdesini aralaması isteniyor.
Oyunumuz Himalayalarda bulunan şiddetin kol gezdiği gizli şehir Kırat ta geçiyor. Karakterimiz Pagan annesinin dileğini yerine getirmek üzere bu şehire yolculuk eder ve kendisini iç savaş halinde olan bu şehrin içinde bulur. Her tarafı gizemle dolu olan gizemli şehir Kırat'a hoş geldiniz.
rockstar games in suç dünyasını anlatan efsaneleşmiş açık dünya aksiyon macera oyun serisi. serinin oyunları sırasıyla;


grand theft auto
grand theft auto london
grand theft auto ii
grand theft auto iii
grand theft auto vice city
grand theft auto san andreas
grand theft auto liberty city stories
grand theft auto vice city stories
grand theft auto iv
grand theft auto chinatown wars
grand theft auto v
mgame corporation ve noah system tarafından geliştirilmiş 6 adet farklı sınıfı olan şu yıllarda pek olmasa da geçtiğimiz yıllarda en çok oynanan online oyunlardan birisidir. Eskilerde çok çeşitli online oyun olmamasından dolayı özellikle Türkiye'de çok yoğun ilgi gördü ve oyuncular oyunda kendi alfabelerini bile oluşturdular.
oyun 2016 yılında nttgame tarafından steam edition versiyonu çıkarılmıştır.
Kıyamet sonrası dönemde geçen oyunda su, yemek ve gerekli item’ları bularak hayatta kalma mücadelesi veriyorsunuz. Değişik oyun mekanikleri ve kamera açılarına sahip olan Dustbowl’da kontrol edeceğiniz kahraman, yolculuğu boyunca hayatta kalan diğer insanlarla temasa geçecek ve kıyametin neden olduğunu keşfetmeye çalışacak.
turkgamer roleplay sunucu bugün itibari ile oyuncu alımlarını açtı. buradan başvurularınızı gönderebilirsiniz. Server ile ilgili gelişmeleri burdan göndermeye devam edeceğim. Ayrıca oyuncu arkadaşlarda bu başlık altından tartışmalara vs katılabilirler. admin ekibiyle birlikte her soruyu yanıtlamaktan memnuniyet duyarız.
Bir çocuk, treni spreyle boyarken görevli ve köpeği tarafından farkediliyor ve kovalamaca başlıyor. Koşabildiğimiz kadar koşuyoruz. Evet, Subway Surfers tamamen bundan ibaret, ancak oldukça eğlenceli ve bağımlılık yapıyor.
Oyuna başlarken “1x” olarak başlıyoruz. Bu bize saniyede 1 puan kazandırıyor ki, oldukça düşük bir rakam. Oyun içerisinde bize belli görevler veriliyor, 3 görevi tamamladığımızda ise “2x” oluyoruz ve saniyede 2 puan kazanmaya başlıyoruz. Bu şekilde “30x” e kadar çıkarabiliyoruz. X sayımız arttıkça, görevler daha da zor ya da uzun hale geliyor. 4 tane “daily mission” yap gibi görevler bize 4 gün kaybettirebiliyor, eğer sabırsızsanız store’dan altınlarınız ile görevi direkt olarak geçebiliyorsunuz. ‘Ben saniyede 30’dan daha fazla puan nasıl kazanırım ?’ diyorsanız da, store’dan score booster alıp bunu 35’e çıkarabilirsiniz. Bundan daha fazlası ise, istisnalar dışında malesef mümkün değil.
Yapımcılar, oyuna her gün girmemiz için ‘daily mission’ adında bize günlük bir görev veriyorlar. Bu görevde, bir kelimenin harflerini, oyunun başında toplamaya başlıyoruz. Bütün kelimeleri topladığımızda ise bize belli ödüller veriliyor. İlk günün ödülü 500 altın, ikinci günün ödülü 750 altın, üçüncü günün ödülü 1050 altın, dördüncü günün ödülü 1500 altın ve beşinci günün ödülü ise ‘super mystery box’. Oyuna ara vermeden her gün girerseniz, sürekli olarak super mystery box kazanma şansınız var.
Oyun içerisindeki altınların 2 avantajı var. 1.’si, topladığınız altın kadar puan kazanıyorsunuz ve bu puanlar öldüğünüzde mevcut puanınıza ekleniyor. 2.’si ise topladığınız altınlarla store’dan alışveriş yapabiliyorsunuz. Altın ile alabilicekleriniz ise şunlar:
hoverboard : Oyun esnasında ekrana iki kere üst üste tıkladığınız zaman, karakterinizin altında çıkan kaykay. Eğer karakterinizin altında kaykay var ise, herhangi bir yere çarpsanız dahi ölmüyorsunuz ve koşmaya devam ediyorsunuz.
mystery box : İçinden çeşitli ödüller kazanabiliceğiniz bir sihirli kutu. 500 altın karşılığında alabiliyorsunuz.
score booster : Yazının başında belirttiğim gibi, saniyede 5 puan daha fazla kazanmanızı sağlıyor. 3000 altın karşılığında satın alabiliyorsunuz.
mega headstart : Oyuna başladığınızda bir süre uçarak bütün engelleri pas geçiyorsunuz ve oyuna belli bir puan ile başlıyorsunuz. 2000 altın karşılığında satın alabiliyorsunuz.
Skip Mission 1 2 3: Verilen görevleri yapmak istemezseniz, satın alarak direkt olarak görevleri pas geçebiliyorsunuz. Oyun içerisinde koşarken, karşınıza çeşitli itemler çıkıyor. Bunlarla bir süreliğine değişik özellikler kazanabiliyorsunuz. Store’da altınlarınızla bunları upgrade edip süreyi uzatabilirsiniz.
jetpack : Havalanıp bir süre engellerden uzak bir şekilde sadece altın topluyorsunuz. Oyunda size en çok puanı kazandıran item kendisidir.
super sneakers : Bot şeklinde bir görünüşe sahiptir ve aldığınız zaman oldukça yukarılara zıplayabiliyorsunuz.
coin magnet : Etrafınızda bulunan altınları, üstüne gitmeseniz dahi kendinize otomatik olarak çekebiliyorsunuz. Sağınızda solunuzda ne kadar altın varsa hepsini toplamaya yarıyor.
2x Multiplier: Oyunda saniye başı kazandığınız puanı 2’ye katlıyor. Bütün görevleri tamamlayıp birde üstüne score booster yaparsanız, 2x multiplier ile birlikte saniyede 70 puan kazanabilirsiniz.
Oyunda bunlara ek olarak birde anahtar mevcut, bu anahtar sayesinde ölseniz dahi kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz. Her öldüğünüzde eşit miktarda anahtar gitmiyor, ilk öldüğünüzde 1 anahtar karşılığında yolunuza devam ediyorsanız; ikincisinde 2 anahtar istiyor. 4, 8, 16 diye sürekli olarak ikiye katlanıyor. Eğer internet bağlantınız var ise, her gün reklam videosu izleyerek 2 anahtar kazanabilirsiniz; ya da oyun içerisinde bu anahtarı elde edebilirsiniz.
Oyunun giriş ekranında bulunan “me” bölümünden ise altın karşılığında karakter ve kaykay satın alabiliyorsunuz. Bazı kaykayların size kazandırdığı ekstra özellikler olsa da, karakterlerin ekstra olarak size kazandırdığı bir fayda yok. Sadece etrafınıza hava atmak için satın alabilirsiniz :). Oyundaki en pahalı karakter, “Prince K” isminde bir arap, ücreti ise 980.000 altın.
Kaykaylara gelecek olursak, oyuna başladığınızda size sıfır özellikte bir default bir kaykay veriliyor. Altınlarınızı biriktirir ve özelliği olan bir kaykay alırsanız, sizin oldukça işinize yarayacaktır. Oyunda en çok yararı olan ve almanızı tavsiye ettiğim kaykaylar ise:
bouncer : 280.000 altın karşılığında bu kaykayın sahibi olabiliyorsunuz. Bu kaykay size Super Sneakers ile geliyor ve oldukça yukarılara zıplamanızı sağlıyor.
hot rod : 280.000 altın karşılığında bu kaykayın sahibi olabiliyorsunuz. Özelliği ise, hızınızı ciddi biçimde artırıyor. Ne kadar hız, o kadar puan demek.
lowrider : 320.000 altın karşılığında bu kaykayın sahibi olabiliyorsunuz. Hem sizi biraz yavaşlatıyor hem de en önemlisi eğilmeniz gereken engellerde, eğilmek zorunda kalmıyorsunuz. Zira, karakteriniz kaykaya yatarak biniyor.
daredevil : 85.000 altın karşılığında bu kaykayın sahibi olabiliyorsunuz. Hot rod’da olduğu gibi, hızınızın artmasını sağlıyor.
Özelliği olmayan, ancak altın ile satın alınan diğer kaykaylara ise; anahtar karşılığında bazı özellikler ekleyebiliyorsunuz. Oyunda bana en çok uyan lowrider isimli kaykaydı ve ben yemeyip içmeyip biriktirdim ve bu kaykayı aldım. Bu kaykay ile 11 milyon puan yaptığımı söyleyerek, havamı da atiyim.
Oyunda her ay farklı bir şehirde yarışıyorsunuz. ‘Ben bu şehri istemiyorum, bir önceki şehir daha güzeldi onda oynayacağım’ deme gibi bir şansınız yok; eski şehre geri dönme şansınız malesef yok. Şu ana kadar İstanbul oyuna hiç gelmedi. Zaten Gebze – Haydarpaşa banliyo treninin bile hâlâ açılmadığı yeri neden eklesinler ki . Oyuna facebook ile giriş yaparsanız, facebookta bulunan arkadaşlarınızla puanlarınızı yarıştırabiliyorsunuz. Yine oyun içinde ‘Top Run’ bölümünde, oyunu oynayan herkes ile puan yarışı yapabilirsiniz.
Oyunun en güzel özelliklerinden biri ise, internet olmadan oynanabilmesi. Yalnız, internet olmadan oynadığınızda ‘daily mission’ yapamıyor ve kazandığınız puanı top run’a sokamıyorsunuz. Yine de, metro gibi internet çekmeyen yerlerde zaman geçirmek için birebir.
sega tarafından geliştirilen ve 1986 yılında piyasaya sürülen arcade oyunudur.
out run arcade makinelerde ortalığı kasıp kavurduktan sonra sonunda commodore 64 versiyonu da çıkabildi.
out run sizi bir ferrari testarossa'nın direksiyonuna oturma imkanı veren bir yarış programı. hedefiniz ise verilen bir süre içinde belirli mesafeye ulaşmanız. üç boyut efektinin bize göre biraz yetersiz kaldığı bu oyunda yolun değişimleri oldukça inandırıcı ama yolun kenarındakiler ve sizi geçen diğer otomobiller için aynı sözü söyleyemeyeceğiz.
ne var ki artık klasikleşmiş pole position'dan bazı ses efektleriyle (fren ve virajlardaki kayma sesleri) bir gömlek daha üstün. Şoförün yanında oturan ve kazadan sonra da ihtiyatsız sürücüyü suçlayan hanım ayrı bir hava vermiş. yola çıkmadan önce arabanın teybinden dinleyebileceğiniz müziği seçebilmeniz de oldukça gerçekçilik katmış.
yarışa start noktasında yeşil ışığın yanmasıyla başlıyorsunuz. arabayı zorlamamak için birinci vitesle kalkmanız ve hız göstergesi en az 150'yi gösterinceye kadar aynı vitesle devam etmeniz, daha sonra ikinci vitese takmanız tavsiye edilir. böylece aracın devrini kaybetmeden yola devam etmesini sağlayabilirsiniz. yolda karşımıza birçok araç çıkacak ve siz de doğal olarak o araçların sağından ve solundan geçmeye çalışacaksınız. dikkat etmeniz gereken aracı geçerken yolun ne tarafa döndüğüne bakmak ve ona göre zaman ayarlaması yapmak.
joystick'i geriye çekerek fren yapabilirsiniz. ama ikinci viteste hızlı giderken, virajlara girdiğinizde fren yapmak yerine vitesi küçültmenizi tavsiye ederiz. aksi takdirde ya ters bir takla atacaksınız ya da süratiniz oldukça düşecektir. oyunda kaza sırasında yanma olmadığı için sakın sevinmeyin çünkü önünüzdeki araca çarpmanız halinde hızdan ve zamandan oldukça büyük bir bölümü kaybediyorsunuz.
sonuç olarak bir başla yarış programı... eskilerinden sıkıldı iseniz tavsiye edilir.
ahmet yıldırım
kaynak: 64'ler dergisi 1. sayı - nisan 1988
Covid 19 sürecinde oyun konsollarının talan edilircesine satın alınması, bunu fırsatı bilen satıcıların fiyatları arttırmaları, dijital oyun satışlarının patlaması, bazı konsolların network'lerinde aşırı yüklenme... kısacası oyun sektörünün bayram ettiği dönem
ateri salonlarının vazgeçilmez oyun türü. bir çok bölümü adam döve döve geçtiğimiz, kavga dövüşün durmadığı güzide bir oyun türümüzdür. genelde yandan bakmalı olur.(*)
ubisoft , daybreak game company , 1c company şirketleri tarafından 2003 yılında piyasaya çıkan, gerçek zamanlı strateji oyunudur.

everquest’e uzaktan bakıp iç geçirenler… n’oluyo, kendinize gelin!
hatırlar mısınız ilk rts oynadığınız zamanı? ben bilmemkaç disket ve acı dolu yükleme bekleyişleri ile amiga’da dune oynadığım günleri hatırlıyorum. o günden bu güne birçok şey değişti… command and conquer serisi, warcraft , starcraft … zaman ilerledikçe her oyun tarzı gibi rts de çok uzun bir yol aldı. özellikle son dönemde ortaya çıkan isimler arasında c&c generals, warcraft iii ve age of mythology başı çekiyor. hatta ülkemizde turnuvaları bile olmaya başladı. lords of everquest de bu saydığım gelişen real-time strateji dünyasının şu dakika itibari ile son halkası ve daha çıkmadan tüm rakiplerini kıskandıracak kadar da ayrıcalıklı bir oyun oldu. çünkü loe’nin, abisi everquest’in izinden gidip büyük başarı kazanma ihtimali vardı.
öncelikle şunu açıklamak istiyorum. oyunun everquest ile bağlantısı nedir? hatta ondan da önce “everquest nedir?” diyenlere ufak bir hatırlatma geçeyim. everquest şu an dünyada en çok oynanan devasa online oyun. hemen hemen 400.000’e varan kayıtlı kullanıcı sayısına sahip. lords of everquest de hikayesini işte bu oyundan, yani everquest dünyasından alıyor. oyundaki detaylar, kullanılan birimlere varıncaya kadar everquest’le aynı. o yüzden everquest evrenini tanıyan arkadaşlar oyuna adapte olurken fazla zorlanmayacak. tabi bu everquest bilmeyen loe’i oynayamaz anlamına gelmiyor. çünkü yapımcılar 10 aşamadan oluşan bir hazırlık bölümü ile oyunu en ince ayrıntılarına kadar oyuncuya açıklıyorlar.
loe, az evvel belirttiğim gibi everquest altyapısı üzerine kurulmuş, norrath denen dünya üzerinde, standart olduğu üzere, iyi ile kötünün mücadelesini konu alıyor. konu aslında klasik gibi gelse de sadece bir cümlede açıklanabilecek kadar düz bir hikaye söz konusu değil. rts tarzı oyunlardan alıştığımız savaşmak için “krala ters ters baktı, gidin saldırın, yok edin” mantığı yerine, loe’in sağlam temellere oturtulmuş, hatta kirapları bile yazılmış olan everquest dünyasına bağlanması çok hoş ve sağlam bir hikayeyi de beraberinde getiriyor. konuyu anlatmaya kalksam inanın kelimeler yetmez ama loe’yi oynadıkça hikayeyi keşfedecek ve daha çok merak edeceksiniz (felaket tellalı).
bırak hikayeyi, oyuna gel
loe karşımıza seçilebilen 3 tane grup ile çıkıyor. bunlardan ilki elddar alliance. doğa güçlerini kontrol altında tutmaya çalışan bu grup, kötülük karşısında bir araya gelmiş 3 ırktan ibaret. zarif ve asil elfler, ormanların gizli kuytu köşelerinden gelen hobbitler ve guk denen bataklıktan gelen frogloklar (kurbağa adam). bir diğer gruplaşma ise dawn brotherhood adı altında birleşen cüceler, insanlar ve barbarlar arasında. sonuncusu ise kötü ırkı temsil eden shadowrealms adlı gruplaşma. bunlar da elflerin kötü kuzenleri olan ve yer altında yaşayan dark elfler, bunlarla beraber ogre ve iksarlardan oluşuyor. aynı zamanda bu gruba zaman zaman goblinler, troller ve gnome’lar da destek veriyor. biz loe’ye önce safımızı sonra da bu grubun lordlarından birini seçerek başlıyoruz. toplamda 15 farklı lord ve her lordun farklı özel güçleri var. oyun, shadowrealms’in gizli operasyonlar ile diğer ırkların özel güçler ihtiva eden bilimum yüzük, kristal gibi özel nesneleri çalması ile başlıyor.

oyunun her ayrı ırk için birer defa oynadığınız düşünüldüğünde 72 saatten daha fazla bir oynama süresi var. aynı zamanda oyun gayet dengeli bir zorluk sistemi ile ayarlanmış. eğer baştan savma oynamaya başlarsanız loe gerçekten kısa sürede canınızı sıkmaya başlayabilir. bölümleri geçmek istiyorsanız, kaçınılmaz olarak tüm dikkatinizi oyuna vermek zorundasınız.
son zamanlarda rts’lere de sirayet eden tecrübe kazanarak level atlama sistemi loe’de de bulunuyor. hatta biraz daha abartılmış şekilde. en küçük askerinizden tutun da lordunuza kadar her bir birim level atlama şansına sahip ve atlayabileceğiniz level sayısı 30 ile sınırlandırılmış. her 6 level’da bir lordumuz yeni büyü ve yetenekler kazanıyor. aynı şekilde normal birimlerimizden herhangi 2 tanesini level 6’yı aştığı andan itibaren knight denen bir sistem ile hero mertebesine yükseltebiliyoruz.
tek kişilik oyunda, her bölüm atladığınızda bir önceki bölümde level atlayan askerlerinizden birkaçını yeni bölüme de geçirmenize olanak sağlanıyor. her yeni bölüme başlamadan evvel şövalye ve lordunuz hariç belli bir puan karşılığında askerlerinizi yanınıza alabiliyorsunuz. lord ve şövalyeleriniz ise bu puanlardan bağımsız şekilde otomatik olarak diğer bölüme geçiyorlar. bu da bölüm boyunca uğraşarak özenle level atlattığınız askerlerinizin heba olmamasını sağlıyor.
loe’nin bana ilginç gelen bir diğer özelliği ise bina kurulumlarını herhangi bir işçi biriminin yapmaması. yani bina kurma bölümünde istediğiniz binayı inşa alanınızda herhangi bir yere tıklayarak direk kurmaya başlıyorsunuz. alışması zor bir sistem değil ama saçma. para birimimiz olan platinium’u ise platinyum madenlerinden direk olarak işçilerimiz taşıyor. her bir birim özel yetenekleri için belli bir güce gerek duyuyor. wizard, cleric gibi birimler manaya ihtiyaç duyarken; warrior, rogue gibi karakterler stamina’ya ihtiyaç duyuyor.

hiçbir şey kusursuz değildir.
loe’de oyun için problemlerin en başında birimlerin kontrol problemi geliyor (problem değil bu çıldırdım!!). düşman binası ya da askeri görüş alanınıza girdiği andan itibaren askerleriniz keçileri kaçırmaya başlıyor. ne kadar “dur yapma evladım zamanını bekle” deseniz de inadına saldırmaya devam ediyorlar. birim kontrol tuşları içinde ‘stop’ olsa da hiçbir işe yaramıyor. bunun yanısıra bir diğer problem ise savaş esnasında her şeyin birbirine girmesi. düşman askerlerine tıklama konusunda gerçekten çok zorlanıyorsunuz.
aynı şekilde oyundaki bir diğer problem de birimlerin hareketi. birimleri grup haline toplayıp bir yerden diğer bir yere hareket ettirdiğinizde hepsi birlikte hareket etmek yerine düzensizce sağdan soldan buldukları yollardan dağılmaya başlıyorlar. rts’lerin en önemli noktalarından biri olan birim kontrolü, ne yazık ki lords of everquest’te vasatı bile yakalayamıyor.

biraz da grafiklerden bahsedelim. loe’nin dinamik grafikleri var. karakterlerin altındaki auralardan tutun büyü efektlerine kadar tüm görüntüler çok güzel dizayn edilmiş. aynı şekilde birim ve bina detayları da çok güzel ve 3x zoom kabiliyetine sahip. nerdeyse savaşırken omuz omuza görebiliyoruz lordlarımızı. aynı zamanda oyun sırasında önümüzdeki menülerin hepsinin yerini istediğimiz gibi kişiselleştirip kendimiz nasıl rahat ediyotsak öyle kullanıyoruz.
bir oyun everquest’ten esinlenerek yapılır da netten oynama imkanız olmaz mı ? loe’i orijinal aldığınız andan itibaren kayıt olarak sony’nin kendi sunucularında oynama şansına sahip oluyorsunuz. 12 kişi aynı anda beraber oynayabiliyor.

son söz olarak söyleme gerekirse lords of everquest, rts sevenlere pek de bir şey vaat etmeyen ama everquest evreniyle tanışmak isteyenler için iyi bir seçenek. multiplayer olarak ise single player’dan çok daha başarılı.
pro puan: 67
+ multiplayer 12 kişilik oyuncu desteği, 72 saatlik oynama süresi, eq evreninde geçmesi.
- birim kontrolleri, savaşlardaki kaos, tek kişilik oyunun vasatlığı
real-time strateji oyunları içinde sönük kalan, sadece eq sevenleri ilgilendirebilecek bir oyun
volkan alkan
progamer – 21. sayı
çıktığı anda yoğun ilgi gören fakat kısa sürede oyuncuların ilgisinin azaldığı online bol yürümeli oyun
90'lı yılların en popüler teknoloji satış merkezi olan han, eminönü tahtakale'de yer alırken günümüzdede faaliyetini sürdürmektedir. 2000'li yıllarda teknosa gibi perakende teknoloji mağazalarının açılmasıyla popülerliğini kaybetmiş olsada hala nakit paraya en uygun ürünü bulabileceğiniz yerler arasında.
justin kan ve emmett shear tarafından 2007'de kurulan ve 2014 senesinde amazon tarafından 970 milyon dolara satın alınan canlı yayın video oyun platformu. aynı dönem Youtube satın almak istemiş fakat Amerikan rekabet kurulu tarafından onaylanmayınca amazon'a nasip olmuştu.
türkçe "sinirli oyun manyağı" youtube var olduğundan beri var olan ilk youtuber gamer denilebilir. dünyanın en kötü 8bit-16bit oyunlarını "angry nerd" veya "fucking nerd" karakteri adı altında inceleyen bu abimiz, gerek videolarında yapmış olduğu basit ve sahte efektler, gerekse her bölümünde oyun firma ve tasarımcılarına uzun uzun etmiş olduğu farklı farklı hakaretler ve küfürler sayesinde zamanında popüler kültürün parçası olmuş "bodrumunda kariyer yapan adam" diye ünvan alan ve halende bu işe devam eden bir kişi.