king firmasının yapımı olan Candy Crush Saga; hayatımıza 2012 Kasım ayı gibi girmişti. Oyunun içeriğinden bahsetmeden önce indirilme oranlarına dikkat çekmek istiyorum. Gerek appstore gerekse google play store ’da hala üst sıralarda olan oyun gerçekten bağımlılık yaratan bir uygulama.
Oyunun detaylarına gelecek olursak bilmemiz gereken maddeler aşağıdaki gibidir:
- Öncelikle şekerler, 3 aynı renkten oluşan şekerlerin dikey ya da yatay olarak birleşmesiyle patlatılmaktadır.
- 4 adet aynı renk olan şekerin birleştirilmesiyle şeritli bir şeker elde edilmektedir ve yatay ve dikey olarak kendi sütununu yok etmeyi sağlamaktadır.
- T ve ya L şeklinde aynı renk şekerlerin birleştirilmesiyle poşet şeker elde edilmekte ve patladığı zaman etrafındaki sütunları da yok etmektedir.
- 5 adet aynı renk olan şekerin birleştirilmesiyle çikolata topu oluşmaktadır ve ister şeritli şeker, isterseniz poşet şeker ile birleştirme imkânınız mevcuttur.
Oyunun görevlerine gelecek olursak; her bölümünde farklı bir görev verilmektedir. Örneğin; bir bölümde jöleleri alanları patlamaya çalışırken; diğer bölümünde malzemeleri ekrandan aşağıya doğru yok etmeniz gerekmektedir. Başka bir bölümünde istenilen malzemeleri toplamaya çalışırken ( 10 şeritli şeker, 20 poşet şeker, 1 çikolata top gibi.), diğer bölümünde bombaları patlamasını önleyerek puan kazanmaya çalışmaktasınız. Oyunun ilk bölümlerinde ise zamana karşı oynadığınız bölümler de mevcuttur. Bir yandan çikolatalar etrafınızı sararken diğer yandan bombaların patlamaması gerekmektedir ve aynı zamanda süre azalmaktadır fakat gerekli puanı da yapmanız gerekmektedir.
Yarış oyunlarından alışık olduğumuz bir senaryo var karşımızda; son model arabalar, modifiye yarışlar vs vs fakat bir detay The Crew'i farklı kılıyor. Adından da anlaşılacağı üzere kendinize bir ekip yani bir çete kuruyorsunuz ve yarışlarınızı diğer çetelere karşı yapıyorsunuz.
Firmalar, bir araya girerek merkezi işletim sistemi (ctos ) adında bir sistem kurarlar. Bu sistem, bütün her şeyin tek bir yerden yönetilmesini sağlar. Aiden Pearce bu sisteme sızarak, profiler ismindeki cihaz ile şehirdeki her şeyi kontrol etmeye başlar. Amacı, geçmişte ölen yeğeninin intikamını almaktır.
riot games tarafından 2019 yılında yayınlanan oyundur. otomatik savaş mekaniği içerir. ekonominizi, şampiyon seçimlerinizi, dizilişlerinizi ve itemlerinizi, lobide bulunan diğer 7 rakibinize göre belirleyip kazanmaya çalışıyorsunuz. şu anda twitch gibi yayın platformlarında popüler olan oyundur.
Doğaüstü güçlerin bulunduğu bir evde uyanan ana karakterimiz, olayların nedenini keşfetmeye çalışıyor. 5 günlük bir süre içinde evin gizemini çözmesi ve sis perdesini aralaması isteniyor.
fenomen menejerlik oyunu football manager 'ın 2015 versiyonu. piyasaya çıktığı yıl türkiye'de 80 tl'den satışa sunulmuştur.
oyunun istediği sistem gereksinimleri şu şekildedir:
işletim sistemi: windows xp, 7 ve 8işlemci: ıntel pentium 4, ıntel core, amd athlon xp: 1.6ghz+ v/7/8: 2.2ghz+hafıza: 1 gb ramekran kartı: nvidia geforce fx 5900 ultra, atı radeon 9800, ıntel gma x3100 – 128mb vramdirectx: versiyon 9.0chard disk: 3 gb boş alan
oyunun çıktığı yıl yazılmış bir inceleme yazısı:
Belki biraz standart olacak ama benim gibi ilk çıkan serilerden itibaren menajerlik oyunlarını oynuyorsanız mutlaka söylemişsinizdir: “Uykusuz gecelere hazırlıklı olun”. Hâlâ kendime sorarım, “Neden bu oyuna 1 senede ortalama 200 saat ayırırım ?” diye. Cevabını henüz bulamadım.Yeni başlayacak oyuncular için Football Manager alışılması ve oynanması zor bir oyundur. 2006’da ilk çıktığı zaman bu oyunu oynamaya başladığımda, oyun içerisinde neredeyse hiç bir başarım yoktu. Fakat nedensiz bir şekilde oynamaya devam ediyordum. Bu oyunun farklı bir çekiciliği olduğunu sonraki yıllarda fark etmiştim.
Oyunun zor olmasının en büyük sebepleri detaylar, oyuncularla birebir iletişim, antrenmanlar, taktikler, takım konuşmaları ve yönetim. Bu saydığım detayların da içerisinde yine detaylar mevcut. Yeni başlayacak olan oyuncuların, biraz sabırdan sonra, oyundan oldukça zevk alacaklarını garanti edebilirim.
Football Manager 2015 oyununda yine bir takım yeniliklerle karşılaşıyoruz. Bu yeniliklerden ilki, standart olarak her sene değişen tema ve arayüz. Sports İnteractive bu sene radikal bir karar alarak CM’nin ilk serisinden aşina olduğumuz gibi, menüleri biraz daha kısaltıp ekranın soluna yerleştirmişler. Oyunun müdavimleri biraz zorluk çekecek olsa da, kısa sürede alışılıyor olması ve kolay kullanımı oyunun ilerleyişini hızlandırmış. Geçtiğimiz senelerde menajer oluştururken özellik puanlarımız standart olarak veriliyordu. Ancak bu sene “Tracksuit Manager” adı altında değişiklik yapılmış ve yerinde bir karar olmuş diyebiliriz. Konuya açıklık getirecek olursak İsmail Kartal gibi eşofman giyen ve oyuncularla birebir ilgilenen bir menajer mi yoksa Fatih Terim gibi taktiksel ve motivasyona dayalı bir menajer mi olacağımıza artık biz karar verebiliyoruz.
Daha önceki serilerde oyuncularla konuşma yaparak onlara belli vaatler veriliyordu. Bu vaatlerin uzun veya kısa vadede gerçekleştirilmesi bize kalıyordu. Bu seneki oyunda ise bu vaatlerle ilgili bir bölüm bulunmakta. Bu bölümden, verdiğimiz vaatlerin takibini sağlayarak durumunu öğrenebiliyoruz.

si games , her sene olduğu gibi, bu sene de maç motorunun üzerinde bir takım geliştirmeler yapmış. Bu seneki en büyük değişiklik ise, gerçek kişileri kullanarak ekledikleri animasyonlar. Oyuna gerçeklik katmak adına, gerçek kişilerin kullanılarak yapıldığı bu animasyonlara rağmen SI Games’in maç motoru hakkında hala alması gereken çok fazla yol var. Ekstra olarak statlardaki grafikler çoğaltılmış,hava şartları gerçekçiliğe yakın yapılmaya çalışılmış. Oyuna bir çok stat birebir şekilde entegre edilmeye çalışılmış ve bu konuda da oldukça başarılı olmuşlar.
Oyunda belki de en zevkli geçen kısım olan transfer sezonu konusunda da kısmı değişiklikler yapılmış. Bu değişikliklerden en önemlisi ise, yönettiğiniz kulüp dünyaya ne kadar açılmış ve dünyada kurduğu ağlar ne kadar gelişmiş ise sizin de araştıracağınız, araştırma ekibinizi yönlendireceğiniz bölgeler o kadar çok oluyor.
Bu senenin en iyi aktarılan özelliği ise kulüp mali durumu. Peki bu nedir diye soracak olursanız, gerçek hayatta haberlerini okuduğumuz kulüpler finansal fair play durumunu ayarlayamadığınız zaman, Avrupa kupalarına katılamıyorsunuz. Bulunduğunuz kulübü şampiyon yapsanız dahi, mali olarak kulübü iyi yönetemediğiniz zaman Avrupa kupalarına maalesef gidemiyorsunuz. Bu durumdan kurtulmak için, transfer yaparken çok daha dikkatli davranmalı ve oyuncular ile sözleşme yaparken pazarlığı arttırmalısınız. Pazarlık demişken, kariyeriniz sırasında menajer olarak başka bir takıma transfer olmadan önce transfer olacağınız takımın başkanı sizinlegörüşme yapıyor. Bu görüşmede size geçmişe yönelik veya takımla alakalı sorular soruyor; bu sorulara vereceğiniz cevaba göre de size teklif yapıyor ya da başka menajer aramaya başlıyor.
Oyunda grafiksel olarak yerinde değişiklikler olmuş. Ses anlamında da oyuncuların zaten hiçbir beklentisi yok. Yapımcı firma da bu nedenle ses konusunun üzerine gitmiyor . Gelen bu yeni özellikler ve ekstra detaylar gözünüzü korkutmasın. Bunları avantaja veya dezavantaja çevirmek tamamen sizin elinizde. SI Games maç motorunu bir türlü istenilen seviyeye getiremiyor olsa da, şu an piyasadaki menajerlik oyunlarının arasında en iyisi yine Football Manager.
iyi yönler:
- Grafiksel olarak daha doyurucu olması

- Oldukça uygun fiyata satılması- Yeni eklenen mali fair play özelliği

KÖTÜ YÖNLER:
- Maç motorunun bir türlü stabilize hale getirilememesi
- Oyuncularla abartılı şekilde fazla iletişimde olmak zorunda kalmak
bahadır onur bozkurt - 2 aralık 2014
turkgamer
gameloft firmasının Ağustos, 2013'te çıkardığı araba yarışı. Yeni mekanlar ve arabaların bulunduğu oyunda özellikle müzik seçimleri oldukça başarılı.
Oyunda, savaş araçlarıyla (arabalar, off road araçlar, tank türevleri) çevrimiçi multiplayer bir savaşta kendinizi bulacaksınız. Araçların üzerlerinde yer alacak silah çeşidi ve sayısı oldukça geniş olurken, ayrıca araçların nerdeyse tüm parçalarını siz belirleyeceksiniz. Geliştirdiğiniz araçları açık arttırmaya sunma imkanının yanı sıra, oyuncular kendi aralarında da alım satım yapabilecekler.
adidas sponsorluğunda düzenlenen fifa 20 turnuvası.
dünyada bir ilk olarak, iki oyuncu ve iki spiker maça farklı yerlerden bağlanmış ve bu maç canlı olarak yayımlanmıştır.
ismini uefa 2020 'nin iptal edilmesi dolayısıyla almıştır ve bu turnuvada oynayacak olan takımlar, aynı lig tablosuna göre hazırlanmıştır. bir nevi uefa 2020 bu turnuva ile simüle edilmiştir. oyuncuların alacağı takımlar acun ılıcalı tarafından, turnuvadan 3 gün önce canlı yayında kura çekilerek belirlenmiştir. turnuvanın katılımcıları ve oynadıkları takımlar şu şekildedir:
acun ılıcalı - çekya
ahmet dursun - avusturya
anıl tetik - norveç
aytaç kara - hollanda
bedirhan soral - ispanya
candaş tolga ışık - rusya
celil nalçakan - danimarka
doğukan sinik - finlandiya
ekin mert daymaz - galler
emre özcan - belçika
eser yenenler - polonya
furkan andıç - portekiz
vedat muriqi - irlanda
harun tekin - italya
ibrahim yattara - romanya
irfan can kahveci - fransa
lukas podolski - izlanda
oğuzhan koç - türkiye
oğuzhan özyakup - iskoçya
olgun toker - isveç
sina özer - isviçre
uğur karakullukçu - almanya
utku yuvakuran - yunanistan
yusuf çim - ingiltere

çinden gelen söylenene göre yarasa yiyen bir pisboğazdan yayılan dünyanın anasını ağlatmış virustür. ciğere saldırıp direk baba merhaba diyerek mevzuya giren hastalıktan ülkemizde muzdarip durumdadır. kısa sürede geçmesi temenni edilen dünyaya el ayak yıkamayı yeniden öğreten mikrop
Destiny birçok oyun türünü içinde barındıran oyunlardan. Piyasadaki birçok markalaşmış oyunu bırakıp neden bu oyunu oynayacağız diye sorabilirsiniz; ama denedikten sonra bağımlılık yapabilir dikkat edin. oynanmaya değer bir oyun.
Kim Bilir, 90 saniye içinde 15 soruyu; doğru bir şekilde, en hızlı cevaplayıp, en yüksek puanı alma hedefli bir oyundur.
İnsanoğlunun doğuşunda vardır bilgisini sorgulama ve başkalarından üstün olma özelliği. Bu yüzdendir ki ilk çağlardan bu yana insanlar doğayla, teknolojiyle yarıştığını sanırken aslında insan insanla yarışır. Bu yarış dâhilinde çıkar birçok savaş, birçok icat ve birçok oyun. O oyunlardan biri de dünyanın sayılı oyun geliştiricilerinden biri olan Peak Games tarafından yapılan Kim Bilir oyunudur. 2012 Temmuz – Ağustos aylarında yayına giren Kim Bilir, ilk 5 günde 75000 indirmeye ulaşmış ve gün geçtikçe daha fazla oyunsever ile buluşmuştur. Buradan da anlaşıldığı gibi insanoğlu bilgisini yarıştırmayı sevmektedir ?
Kim Bilir, Türk televizyonlarında yayınlanan ‘Kim 500 Milyar İster’ yarışma programının formatına benzemektedir. Oyunda size yöneltilen 15 soruyu 90 saniye içerisinde doğru cevaplamanız gerekmektedir. Ne kadar az hata yaparsanız o kadar çok puanınız yükseliyor. Tabi bir de size verilen sürenin kıymetini iyi bilirseniz, kalan süre puanınıza ekleniyor. Oyunda bulunan altınlara; cevapladığınız sorular, kalan süreniz ve kazandığınız puanlara göre sahip oluyorsunuz. Peki bu altınlar ne işinize yarayacak ? Öncelikle size verilen 5 can hakkını bitirirseniz ve oyuna doymazsanız bu altınlar karşılığında yine can alabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra, oyunda bulunan jokerleri bu altınlar sayesinde alabiliyorsunuz. Bu jokerler şöyle; Yarı-Yarı, Pas, Seyirci, Doğrusu, Ekstra 30, Çarpı 2, Yeni Soru, Süreyi Dondur, Çift Cevap. Bu jokerlerden yalnızca 3 tanesini kullanabiliyorsunuz bir oyun içerisinde ve genelde süre uzatması olan “Ekstra 30”, doğru cevabı seyircinin verdiği “Seyirci” ve doğru cevaba verilen 2 kat puandan oluşan “Çarpı 2” jokerleri kullanılıyor. Jokerlerin bağımlısı olursanız eğer altınlarınızı kaybedersiniz.
Oyundaki bir özellikte oyunun içinde bulunan turnuvalar. Bu turnuvalar haftalık yapılıyor ve Pazar akşamı turnuvalar son buluyor. Bu oyunu oynayan kişilerle yarışıyorsunuz bir nevi ve katıldığınız turnuvalarda kaç soru cevapladığınız, doğru cevap oranı vb. bilgiler de burada yer alıyor. Ayrıca haftanın 3 günü altın ödülü de mevcut.
Peki Kim Bilir sorularının özellikleri ne ? Oyundaki soruların özelliği, çoğu sorunun güncel olaylardan oluşması ve soruların her alandan sorulabilmesi. Mesela film karakteri sorusu da karşınıza çıkabiliyor, fizik kuralı ile ilgili bir soru da. Yani kesin çizgilerle ayrılan bir soru tarzı, ve soruların seçildiği belirli bir kategori bulunmamakta. Her cevapladığınız sorunun puanı bir diğer sorudan daha yüksektir. Özellikle son soruların doğru cevaplanması, puanınızı bir hayli yükseltecektir. Her ne kadar soruların tekrarlanmadığı söylense de, bazı sorular karşınıza tekrar çıkabiliyor.
Kim Bilir oyununda arkadaşlarınızı davet edebilme seçeneği de bulunmakta. Facebook’a bağlanarak ya da sms ve mail yardımı ile arkadaşlarınızı davet edip altın kazanabilirsiniz. Genelde Facebook üzerinden arkadaş daveti tercih edilmekte. Hem daha pratik hem de daha popülaritesi yüksek.
kim Bilir’i internet bağlantısı olmadan da oynamanız mümkün. Tek sorun arkadaşlarınızdan can isteyemiyorsunuz, zaten altınınız var ise can almak için arkadaş davetine de gerek kalmıyor.
Kim Bilir bilinmez ama elbet bu oyunda sizin bileceğiniz bir çok soru var. Unutmadan bu oyunu android , ios ve facebook üzerinden oynayabilirsiniz. Oyunu şuanda oynayan 3.440.000 yarışmacı bulunuyor. Siz de bunlardan biri olabilirsiniz.
ubisoft , daybreak game company , 1c company şirketleri tarafından 2003 yılında piyasaya çıkan, gerçek zamanlı strateji oyunudur.

everquest’e uzaktan bakıp iç geçirenler… n’oluyo, kendinize gelin!
hatırlar mısınız ilk rts oynadığınız zamanı? ben bilmemkaç disket ve acı dolu yükleme bekleyişleri ile amiga’da dune oynadığım günleri hatırlıyorum. o günden bu güne birçok şey değişti… command and conquer serisi, warcraft , starcraft … zaman ilerledikçe her oyun tarzı gibi rts de çok uzun bir yol aldı. özellikle son dönemde ortaya çıkan isimler arasında c&c generals, warcraft iii ve age of mythology başı çekiyor. hatta ülkemizde turnuvaları bile olmaya başladı. lords of everquest de bu saydığım gelişen real-time strateji dünyasının şu dakika itibari ile son halkası ve daha çıkmadan tüm rakiplerini kıskandıracak kadar da ayrıcalıklı bir oyun oldu. çünkü loe’nin, abisi everquest’in izinden gidip büyük başarı kazanma ihtimali vardı.
öncelikle şunu açıklamak istiyorum. oyunun everquest ile bağlantısı nedir? hatta ondan da önce “everquest nedir?” diyenlere ufak bir hatırlatma geçeyim. everquest şu an dünyada en çok oynanan devasa online oyun. hemen hemen 400.000’e varan kayıtlı kullanıcı sayısına sahip. lords of everquest de hikayesini işte bu oyundan, yani everquest dünyasından alıyor. oyundaki detaylar, kullanılan birimlere varıncaya kadar everquest’le aynı. o yüzden everquest evrenini tanıyan arkadaşlar oyuna adapte olurken fazla zorlanmayacak. tabi bu everquest bilmeyen loe’i oynayamaz anlamına gelmiyor. çünkü yapımcılar 10 aşamadan oluşan bir hazırlık bölümü ile oyunu en ince ayrıntılarına kadar oyuncuya açıklıyorlar.
loe, az evvel belirttiğim gibi everquest altyapısı üzerine kurulmuş, norrath denen dünya üzerinde, standart olduğu üzere, iyi ile kötünün mücadelesini konu alıyor. konu aslında klasik gibi gelse de sadece bir cümlede açıklanabilecek kadar düz bir hikaye söz konusu değil. rts tarzı oyunlardan alıştığımız savaşmak için “krala ters ters baktı, gidin saldırın, yok edin” mantığı yerine, loe’in sağlam temellere oturtulmuş, hatta kirapları bile yazılmış olan everquest dünyasına bağlanması çok hoş ve sağlam bir hikayeyi de beraberinde getiriyor. konuyu anlatmaya kalksam inanın kelimeler yetmez ama loe’yi oynadıkça hikayeyi keşfedecek ve daha çok merak edeceksiniz (felaket tellalı).
bırak hikayeyi, oyuna gel
loe karşımıza seçilebilen 3 tane grup ile çıkıyor. bunlardan ilki elddar alliance. doğa güçlerini kontrol altında tutmaya çalışan bu grup, kötülük karşısında bir araya gelmiş 3 ırktan ibaret. zarif ve asil elfler, ormanların gizli kuytu köşelerinden gelen hobbitler ve guk denen bataklıktan gelen frogloklar (kurbağa adam). bir diğer gruplaşma ise dawn brotherhood adı altında birleşen cüceler, insanlar ve barbarlar arasında. sonuncusu ise kötü ırkı temsil eden shadowrealms adlı gruplaşma. bunlar da elflerin kötü kuzenleri olan ve yer altında yaşayan dark elfler, bunlarla beraber ogre ve iksarlardan oluşuyor. aynı zamanda bu gruba zaman zaman goblinler, troller ve gnome’lar da destek veriyor. biz loe’ye önce safımızı sonra da bu grubun lordlarından birini seçerek başlıyoruz. toplamda 15 farklı lord ve her lordun farklı özel güçleri var. oyun, shadowrealms’in gizli operasyonlar ile diğer ırkların özel güçler ihtiva eden bilimum yüzük, kristal gibi özel nesneleri çalması ile başlıyor.

oyunun her ayrı ırk için birer defa oynadığınız düşünüldüğünde 72 saatten daha fazla bir oynama süresi var. aynı zamanda oyun gayet dengeli bir zorluk sistemi ile ayarlanmış. eğer baştan savma oynamaya başlarsanız loe gerçekten kısa sürede canınızı sıkmaya başlayabilir. bölümleri geçmek istiyorsanız, kaçınılmaz olarak tüm dikkatinizi oyuna vermek zorundasınız.
son zamanlarda rts’lere de sirayet eden tecrübe kazanarak level atlama sistemi loe’de de bulunuyor. hatta biraz daha abartılmış şekilde. en küçük askerinizden tutun da lordunuza kadar her bir birim level atlama şansına sahip ve atlayabileceğiniz level sayısı 30 ile sınırlandırılmış. her 6 level’da bir lordumuz yeni büyü ve yetenekler kazanıyor. aynı şekilde normal birimlerimizden herhangi 2 tanesini level 6’yı aştığı andan itibaren knight denen bir sistem ile hero mertebesine yükseltebiliyoruz.
tek kişilik oyunda, her bölüm atladığınızda bir önceki bölümde level atlayan askerlerinizden birkaçını yeni bölüme de geçirmenize olanak sağlanıyor. her yeni bölüme başlamadan evvel şövalye ve lordunuz hariç belli bir puan karşılığında askerlerinizi yanınıza alabiliyorsunuz. lord ve şövalyeleriniz ise bu puanlardan bağımsız şekilde otomatik olarak diğer bölüme geçiyorlar. bu da bölüm boyunca uğraşarak özenle level atlattığınız askerlerinizin heba olmamasını sağlıyor.
loe’nin bana ilginç gelen bir diğer özelliği ise bina kurulumlarını herhangi bir işçi biriminin yapmaması. yani bina kurma bölümünde istediğiniz binayı inşa alanınızda herhangi bir yere tıklayarak direk kurmaya başlıyorsunuz. alışması zor bir sistem değil ama saçma. para birimimiz olan platinium’u ise platinyum madenlerinden direk olarak işçilerimiz taşıyor. her bir birim özel yetenekleri için belli bir güce gerek duyuyor. wizard, cleric gibi birimler manaya ihtiyaç duyarken; warrior, rogue gibi karakterler stamina’ya ihtiyaç duyuyor.

hiçbir şey kusursuz değildir.
loe’de oyun için problemlerin en başında birimlerin kontrol problemi geliyor (problem değil bu çıldırdım!!). düşman binası ya da askeri görüş alanınıza girdiği andan itibaren askerleriniz keçileri kaçırmaya başlıyor. ne kadar “dur yapma evladım zamanını bekle” deseniz de inadına saldırmaya devam ediyorlar. birim kontrol tuşları içinde ‘stop’ olsa da hiçbir işe yaramıyor. bunun yanısıra bir diğer problem ise savaş esnasında her şeyin birbirine girmesi. düşman askerlerine tıklama konusunda gerçekten çok zorlanıyorsunuz.
aynı şekilde oyundaki bir diğer problem de birimlerin hareketi. birimleri grup haline toplayıp bir yerden diğer bir yere hareket ettirdiğinizde hepsi birlikte hareket etmek yerine düzensizce sağdan soldan buldukları yollardan dağılmaya başlıyorlar. rts’lerin en önemli noktalarından biri olan birim kontrolü, ne yazık ki lords of everquest’te vasatı bile yakalayamıyor.

biraz da grafiklerden bahsedelim. loe’nin dinamik grafikleri var. karakterlerin altındaki auralardan tutun büyü efektlerine kadar tüm görüntüler çok güzel dizayn edilmiş. aynı şekilde birim ve bina detayları da çok güzel ve 3x zoom kabiliyetine sahip. nerdeyse savaşırken omuz omuza görebiliyoruz lordlarımızı. aynı zamanda oyun sırasında önümüzdeki menülerin hepsinin yerini istediğimiz gibi kişiselleştirip kendimiz nasıl rahat ediyotsak öyle kullanıyoruz.
bir oyun everquest’ten esinlenerek yapılır da netten oynama imkanız olmaz mı ? loe’i orijinal aldığınız andan itibaren kayıt olarak sony’nin kendi sunucularında oynama şansına sahip oluyorsunuz. 12 kişi aynı anda beraber oynayabiliyor.

son söz olarak söyleme gerekirse lords of everquest, rts sevenlere pek de bir şey vaat etmeyen ama everquest evreniyle tanışmak isteyenler için iyi bir seçenek. multiplayer olarak ise single player’dan çok daha başarılı.
pro puan: 67
+ multiplayer 12 kişilik oyuncu desteği, 72 saatlik oynama süresi, eq evreninde geçmesi.
- birim kontrolleri, savaşlardaki kaos, tek kişilik oyunun vasatlığı
real-time strateji oyunları içinde sönük kalan, sadece eq sevenleri ilgilendirebilecek bir oyun
volkan alkan
progamer – 21. sayı
Oyunumuz Himalayalarda bulunan şiddetin kol gezdiği gizli şehir Kırat ta geçiyor. Karakterimiz Pagan annesinin dileğini yerine getirmek üzere bu şehire yolculuk eder ve kendisini iç savaş halinde olan bu şehrin içinde bulur. Her tarafı gizemle dolu olan gizemli şehir Kırat'a hoş geldiniz.
Özellikle yayıncıların o olmadan yayına çıkmadığı, çokta bir espirisi olmayan ama kapitalist sistemin en başarılı ürünlerinden birisi
polonyalı oyun geliştirici cd projekt red 'in piyasaya damgasını vuracağı düşünülen role-playing türündeki oyunu. Mayıs 2012'de duyurusu yapılan oyun için ilk tanıtım videosu 2013'de yayımlanmıştı. e3 2018'de tanıtımı yapılan oyun yüzün üzerinde ödül aldı. oyunun 17 eylül 2020'de PC, playstation 4 ve xbox one için çıkması bekleniyor. son olarak ekliyim, oyunun geliştirilmesinde 500 kişilik bir ekip çalıştı.
"Freddy Fazbear’s Pizza" isimli pizza restoranında geçen hikâye de, gece güvenlik görevlisi rolündesiniz. Amacınız, gece boyunca ortaya çıkan oyuncak karakterlere karşı yaşam mücadelesi vermek. "Five Nights at Freddy’s" nin sadece tek kişilik oyun modu olduğunu hatırlatalım.
Bir çocuk, treni spreyle boyarken görevli ve köpeği tarafından farkediliyor ve kovalamaca başlıyor. Koşabildiğimiz kadar koşuyoruz. Evet, Subway Surfers tamamen bundan ibaret, ancak oldukça eğlenceli ve bağımlılık yapıyor.
Oyuna başlarken “1x” olarak başlıyoruz. Bu bize saniyede 1 puan kazandırıyor ki, oldukça düşük bir rakam. Oyun içerisinde bize belli görevler veriliyor, 3 görevi tamamladığımızda ise “2x” oluyoruz ve saniyede 2 puan kazanmaya başlıyoruz. Bu şekilde “30x” e kadar çıkarabiliyoruz. X sayımız arttıkça, görevler daha da zor ya da uzun hale geliyor. 4 tane “daily mission” yap gibi görevler bize 4 gün kaybettirebiliyor, eğer sabırsızsanız store’dan altınlarınız ile görevi direkt olarak geçebiliyorsunuz. ‘Ben saniyede 30’dan daha fazla puan nasıl kazanırım ?’ diyorsanız da, store’dan score booster alıp bunu 35’e çıkarabilirsiniz. Bundan daha fazlası ise, istisnalar dışında malesef mümkün değil.
Yapımcılar, oyuna her gün girmemiz için ‘daily mission’ adında bize günlük bir görev veriyorlar. Bu görevde, bir kelimenin harflerini, oyunun başında toplamaya başlıyoruz. Bütün kelimeleri topladığımızda ise bize belli ödüller veriliyor. İlk günün ödülü 500 altın, ikinci günün ödülü 750 altın, üçüncü günün ödülü 1050 altın, dördüncü günün ödülü 1500 altın ve beşinci günün ödülü ise ‘super mystery box’. Oyuna ara vermeden her gün girerseniz, sürekli olarak super mystery box kazanma şansınız var.
Oyun içerisindeki altınların 2 avantajı var. 1.’si, topladığınız altın kadar puan kazanıyorsunuz ve bu puanlar öldüğünüzde mevcut puanınıza ekleniyor. 2.’si ise topladığınız altınlarla store’dan alışveriş yapabiliyorsunuz. Altın ile alabilicekleriniz ise şunlar:
hoverboard : Oyun esnasında ekrana iki kere üst üste tıkladığınız zaman, karakterinizin altında çıkan kaykay. Eğer karakterinizin altında kaykay var ise, herhangi bir yere çarpsanız dahi ölmüyorsunuz ve koşmaya devam ediyorsunuz.
mystery box : İçinden çeşitli ödüller kazanabiliceğiniz bir sihirli kutu. 500 altın karşılığında alabiliyorsunuz.
score booster : Yazının başında belirttiğim gibi, saniyede 5 puan daha fazla kazanmanızı sağlıyor. 3000 altın karşılığında satın alabiliyorsunuz.
mega headstart : Oyuna başladığınızda bir süre uçarak bütün engelleri pas geçiyorsunuz ve oyuna belli bir puan ile başlıyorsunuz. 2000 altın karşılığında satın alabiliyorsunuz.
Skip Mission 1 2 3: Verilen görevleri yapmak istemezseniz, satın alarak direkt olarak görevleri pas geçebiliyorsunuz. Oyun içerisinde koşarken, karşınıza çeşitli itemler çıkıyor. Bunlarla bir süreliğine değişik özellikler kazanabiliyorsunuz. Store’da altınlarınızla bunları upgrade edip süreyi uzatabilirsiniz.
jetpack : Havalanıp bir süre engellerden uzak bir şekilde sadece altın topluyorsunuz. Oyunda size en çok puanı kazandıran item kendisidir.
super sneakers : Bot şeklinde bir görünüşe sahiptir ve aldığınız zaman oldukça yukarılara zıplayabiliyorsunuz.
coin magnet : Etrafınızda bulunan altınları, üstüne gitmeseniz dahi kendinize otomatik olarak çekebiliyorsunuz. Sağınızda solunuzda ne kadar altın varsa hepsini toplamaya yarıyor.
2x Multiplier: Oyunda saniye başı kazandığınız puanı 2’ye katlıyor. Bütün görevleri tamamlayıp birde üstüne score booster yaparsanız, 2x multiplier ile birlikte saniyede 70 puan kazanabilirsiniz.
Oyunda bunlara ek olarak birde anahtar mevcut, bu anahtar sayesinde ölseniz dahi kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz. Her öldüğünüzde eşit miktarda anahtar gitmiyor, ilk öldüğünüzde 1 anahtar karşılığında yolunuza devam ediyorsanız; ikincisinde 2 anahtar istiyor. 4, 8, 16 diye sürekli olarak ikiye katlanıyor. Eğer internet bağlantınız var ise, her gün reklam videosu izleyerek 2 anahtar kazanabilirsiniz; ya da oyun içerisinde bu anahtarı elde edebilirsiniz.
Oyunun giriş ekranında bulunan “me” bölümünden ise altın karşılığında karakter ve kaykay satın alabiliyorsunuz. Bazı kaykayların size kazandırdığı ekstra özellikler olsa da, karakterlerin ekstra olarak size kazandırdığı bir fayda yok. Sadece etrafınıza hava atmak için satın alabilirsiniz :). Oyundaki en pahalı karakter, “Prince K” isminde bir arap, ücreti ise 980.000 altın.
Kaykaylara gelecek olursak, oyuna başladığınızda size sıfır özellikte bir default bir kaykay veriliyor. Altınlarınızı biriktirir ve özelliği olan bir kaykay alırsanız, sizin oldukça işinize yarayacaktır. Oyunda en çok yararı olan ve almanızı tavsiye ettiğim kaykaylar ise:
bouncer : 280.000 altın karşılığında bu kaykayın sahibi olabiliyorsunuz. Bu kaykay size Super Sneakers ile geliyor ve oldukça yukarılara zıplamanızı sağlıyor.
hot rod : 280.000 altın karşılığında bu kaykayın sahibi olabiliyorsunuz. Özelliği ise, hızınızı ciddi biçimde artırıyor. Ne kadar hız, o kadar puan demek.
lowrider : 320.000 altın karşılığında bu kaykayın sahibi olabiliyorsunuz. Hem sizi biraz yavaşlatıyor hem de en önemlisi eğilmeniz gereken engellerde, eğilmek zorunda kalmıyorsunuz. Zira, karakteriniz kaykaya yatarak biniyor.
daredevil : 85.000 altın karşılığında bu kaykayın sahibi olabiliyorsunuz. Hot rod’da olduğu gibi, hızınızın artmasını sağlıyor.
Özelliği olmayan, ancak altın ile satın alınan diğer kaykaylara ise; anahtar karşılığında bazı özellikler ekleyebiliyorsunuz. Oyunda bana en çok uyan lowrider isimli kaykaydı ve ben yemeyip içmeyip biriktirdim ve bu kaykayı aldım. Bu kaykay ile 11 milyon puan yaptığımı söyleyerek, havamı da atiyim.
Oyunda her ay farklı bir şehirde yarışıyorsunuz. ‘Ben bu şehri istemiyorum, bir önceki şehir daha güzeldi onda oynayacağım’ deme gibi bir şansınız yok; eski şehre geri dönme şansınız malesef yok. Şu ana kadar İstanbul oyuna hiç gelmedi. Zaten Gebze – Haydarpaşa banliyo treninin bile hâlâ açılmadığı yeri neden eklesinler ki . Oyuna facebook ile giriş yaparsanız, facebookta bulunan arkadaşlarınızla puanlarınızı yarıştırabiliyorsunuz. Yine oyun içinde ‘Top Run’ bölümünde, oyunu oynayan herkes ile puan yarışı yapabilirsiniz.
Oyunun en güzel özelliklerinden biri ise, internet olmadan oynanabilmesi. Yalnız, internet olmadan oynadığınızda ‘daily mission’ yapamıyor ve kazandığınız puanı top run’a sokamıyorsunuz. Yine de, metro gibi internet çekmeyen yerlerde zaman geçirmek için birebir.