dc evreni karakterleriyle oynadığımız bir dövüş oyunu. batmanle supermani, aquamanle wonderwomanı birbirine kırdırabildiğimiz bir oyundu. dövüş sistemi, mortal kombat'ı andırıyor.
gameloft firmasının Ağustos, 2013'te çıkardığı araba yarışı. Yeni mekanlar ve arabaların bulunduğu oyunda özellikle müzik seçimleri oldukça başarılı.
bayonetta 'nın devam oyunu olarak, nintendo tarafından piyasaya sürülen üst düzey aksiyon oyunu. 9 Ekim 2014'te demosu yayınlanan oyun, 24 Ekim 2014'te sadece wii u konsolu özelinde piyasaya sürülmüştür.
fenomen menejerlik oyunu football manager 'ın 2015 versiyonu. piyasaya çıktığı yıl türkiye'de 80 tl'den satışa sunulmuştur.
oyunun istediği sistem gereksinimleri şu şekildedir:
işletim sistemi: windows xp, 7 ve 8işlemci: ıntel pentium 4, ıntel core, amd athlon xp: 1.6ghz+ v/7/8: 2.2ghz+hafıza: 1 gb ramekran kartı: nvidia geforce fx 5900 ultra, atı radeon 9800, ıntel gma x3100 – 128mb vramdirectx: versiyon 9.0chard disk: 3 gb boş alan
oyunun çıktığı yıl yazılmış bir inceleme yazısı:
Belki biraz standart olacak ama benim gibi ilk çıkan serilerden itibaren menajerlik oyunlarını oynuyorsanız mutlaka söylemişsinizdir: “Uykusuz gecelere hazırlıklı olun”. Hâlâ kendime sorarım, “Neden bu oyuna 1 senede ortalama 200 saat ayırırım ?” diye. Cevabını henüz bulamadım.Yeni başlayacak oyuncular için Football Manager alışılması ve oynanması zor bir oyundur. 2006’da ilk çıktığı zaman bu oyunu oynamaya başladığımda, oyun içerisinde neredeyse hiç bir başarım yoktu. Fakat nedensiz bir şekilde oynamaya devam ediyordum. Bu oyunun farklı bir çekiciliği olduğunu sonraki yıllarda fark etmiştim.
Oyunun zor olmasının en büyük sebepleri detaylar, oyuncularla birebir iletişim, antrenmanlar, taktikler, takım konuşmaları ve yönetim. Bu saydığım detayların da içerisinde yine detaylar mevcut. Yeni başlayacak olan oyuncuların, biraz sabırdan sonra, oyundan oldukça zevk alacaklarını garanti edebilirim.
Football Manager 2015 oyununda yine bir takım yeniliklerle karşılaşıyoruz. Bu yeniliklerden ilki, standart olarak her sene değişen tema ve arayüz. Sports İnteractive bu sene radikal bir karar alarak CM’nin ilk serisinden aşina olduğumuz gibi, menüleri biraz daha kısaltıp ekranın soluna yerleştirmişler. Oyunun müdavimleri biraz zorluk çekecek olsa da, kısa sürede alışılıyor olması ve kolay kullanımı oyunun ilerleyişini hızlandırmış. Geçtiğimiz senelerde menajer oluştururken özellik puanlarımız standart olarak veriliyordu. Ancak bu sene “Tracksuit Manager” adı altında değişiklik yapılmış ve yerinde bir karar olmuş diyebiliriz. Konuya açıklık getirecek olursak İsmail Kartal gibi eşofman giyen ve oyuncularla birebir ilgilenen bir menajer mi yoksa Fatih Terim gibi taktiksel ve motivasyona dayalı bir menajer mi olacağımıza artık biz karar verebiliyoruz.
Daha önceki serilerde oyuncularla konuşma yaparak onlara belli vaatler veriliyordu. Bu vaatlerin uzun veya kısa vadede gerçekleştirilmesi bize kalıyordu. Bu seneki oyunda ise bu vaatlerle ilgili bir bölüm bulunmakta. Bu bölümden, verdiğimiz vaatlerin takibini sağlayarak durumunu öğrenebiliyoruz.

si games , her sene olduğu gibi, bu sene de maç motorunun üzerinde bir takım geliştirmeler yapmış. Bu seneki en büyük değişiklik ise, gerçek kişileri kullanarak ekledikleri animasyonlar. Oyuna gerçeklik katmak adına, gerçek kişilerin kullanılarak yapıldığı bu animasyonlara rağmen SI Games’in maç motoru hakkında hala alması gereken çok fazla yol var. Ekstra olarak statlardaki grafikler çoğaltılmış,hava şartları gerçekçiliğe yakın yapılmaya çalışılmış. Oyuna bir çok stat birebir şekilde entegre edilmeye çalışılmış ve bu konuda da oldukça başarılı olmuşlar.
Oyunda belki de en zevkli geçen kısım olan transfer sezonu konusunda da kısmı değişiklikler yapılmış. Bu değişikliklerden en önemlisi ise, yönettiğiniz kulüp dünyaya ne kadar açılmış ve dünyada kurduğu ağlar ne kadar gelişmiş ise sizin de araştıracağınız, araştırma ekibinizi yönlendireceğiniz bölgeler o kadar çok oluyor.
Bu senenin en iyi aktarılan özelliği ise kulüp mali durumu. Peki bu nedir diye soracak olursanız, gerçek hayatta haberlerini okuduğumuz kulüpler finansal fair play durumunu ayarlayamadığınız zaman, Avrupa kupalarına katılamıyorsunuz. Bulunduğunuz kulübü şampiyon yapsanız dahi, mali olarak kulübü iyi yönetemediğiniz zaman Avrupa kupalarına maalesef gidemiyorsunuz. Bu durumdan kurtulmak için, transfer yaparken çok daha dikkatli davranmalı ve oyuncular ile sözleşme yaparken pazarlığı arttırmalısınız. Pazarlık demişken, kariyeriniz sırasında menajer olarak başka bir takıma transfer olmadan önce transfer olacağınız takımın başkanı sizinlegörüşme yapıyor. Bu görüşmede size geçmişe yönelik veya takımla alakalı sorular soruyor; bu sorulara vereceğiniz cevaba göre de size teklif yapıyor ya da başka menajer aramaya başlıyor.
Oyunda grafiksel olarak yerinde değişiklikler olmuş. Ses anlamında da oyuncuların zaten hiçbir beklentisi yok. Yapımcı firma da bu nedenle ses konusunun üzerine gitmiyor . Gelen bu yeni özellikler ve ekstra detaylar gözünüzü korkutmasın. Bunları avantaja veya dezavantaja çevirmek tamamen sizin elinizde. SI Games maç motorunu bir türlü istenilen seviyeye getiremiyor olsa da, şu an piyasadaki menajerlik oyunlarının arasında en iyisi yine Football Manager.
iyi yönler:
- Grafiksel olarak daha doyurucu olması

- Oldukça uygun fiyata satılması- Yeni eklenen mali fair play özelliği

KÖTÜ YÖNLER:
- Maç motorunun bir türlü stabilize hale getirilememesi
- Oyuncularla abartılı şekilde fazla iletişimde olmak zorunda kalmak
bahadır onur bozkurt - 2 aralık 2014
turkgamer
turkgamer roleplay sunucu bugün itibari ile oyuncu alımlarını açtı. buradan başvurularınızı gönderebilirsiniz. Server ile ilgili gelişmeleri burdan göndermeye devam edeceğim. Ayrıca oyuncu arkadaşlarda bu başlık altından tartışmalara vs katılabilirler. admin ekibiyle birlikte her soruyu yanıtlamaktan memnuniyet duyarız.
Oyunda, savaş araçlarıyla (arabalar, off road araçlar, tank türevleri) çevrimiçi multiplayer bir savaşta kendinizi bulacaksınız. Araçların üzerlerinde yer alacak silah çeşidi ve sayısı oldukça geniş olurken, ayrıca araçların nerdeyse tüm parçalarını siz belirleyeceksiniz. Geliştirdiğiniz araçları açık arttırmaya sunma imkanının yanı sıra, oyuncular kendi aralarında da alım satım yapabilecekler.
ateri salonlarının vazgeçilmez oyun türü. bir çok bölümü adam döve döve geçtiğimiz, kavga dövüşün durmadığı güzide bir oyun türümüzdür. genelde yandan bakmalı olur.(*)
sega tarafından geliştirilen ve 1986 yılında piyasaya sürülen arcade oyunudur.
out run arcade makinelerde ortalığı kasıp kavurduktan sonra sonunda commodore 64 versiyonu da çıkabildi.
out run sizi bir ferrari testarossa'nın direksiyonuna oturma imkanı veren bir yarış programı. hedefiniz ise verilen bir süre içinde belirli mesafeye ulaşmanız. üç boyut efektinin bize göre biraz yetersiz kaldığı bu oyunda yolun değişimleri oldukça inandırıcı ama yolun kenarındakiler ve sizi geçen diğer otomobiller için aynı sözü söyleyemeyeceğiz.
ne var ki artık klasikleşmiş pole position'dan bazı ses efektleriyle (fren ve virajlardaki kayma sesleri) bir gömlek daha üstün. Şoförün yanında oturan ve kazadan sonra da ihtiyatsız sürücüyü suçlayan hanım ayrı bir hava vermiş. yola çıkmadan önce arabanın teybinden dinleyebileceğiniz müziği seçebilmeniz de oldukça gerçekçilik katmış.
yarışa start noktasında yeşil ışığın yanmasıyla başlıyorsunuz. arabayı zorlamamak için birinci vitesle kalkmanız ve hız göstergesi en az 150'yi gösterinceye kadar aynı vitesle devam etmeniz, daha sonra ikinci vitese takmanız tavsiye edilir. böylece aracın devrini kaybetmeden yola devam etmesini sağlayabilirsiniz. yolda karşımıza birçok araç çıkacak ve siz de doğal olarak o araçların sağından ve solundan geçmeye çalışacaksınız. dikkat etmeniz gereken aracı geçerken yolun ne tarafa döndüğüne bakmak ve ona göre zaman ayarlaması yapmak.
joystick'i geriye çekerek fren yapabilirsiniz. ama ikinci viteste hızlı giderken, virajlara girdiğinizde fren yapmak yerine vitesi küçültmenizi tavsiye ederiz. aksi takdirde ya ters bir takla atacaksınız ya da süratiniz oldukça düşecektir. oyunda kaza sırasında yanma olmadığı için sakın sevinmeyin çünkü önünüzdeki araca çarpmanız halinde hızdan ve zamandan oldukça büyük bir bölümü kaybediyorsunuz.
sonuç olarak bir başla yarış programı... eskilerinden sıkıldı iseniz tavsiye edilir.
ahmet yıldırım
kaynak: 64'ler dergisi 1. sayı - nisan 1988
Günümüzdeki FPS oyunları da artık çağ atladı diyebiliriz. COD ve Battlefield serileri eskiden olduğu gibi sadece askerler ve savaşlar kullanarak senaryo yapmıyorlar; Battlefield Hardline buna iyi bir örnek. Kontrol ettiğimiz karakter bir polis ve senaryoyu kendimiz yönetebiliyoruz.
ubisoft , daybreak game company , 1c company şirketleri tarafından 2003 yılında piyasaya çıkan, gerçek zamanlı strateji oyunudur.

everquest’e uzaktan bakıp iç geçirenler… n’oluyo, kendinize gelin!
hatırlar mısınız ilk rts oynadığınız zamanı? ben bilmemkaç disket ve acı dolu yükleme bekleyişleri ile amiga’da dune oynadığım günleri hatırlıyorum. o günden bu güne birçok şey değişti… command and conquer serisi, warcraft , starcraft … zaman ilerledikçe her oyun tarzı gibi rts de çok uzun bir yol aldı. özellikle son dönemde ortaya çıkan isimler arasında c&c generals, warcraft iii ve age of mythology başı çekiyor. hatta ülkemizde turnuvaları bile olmaya başladı. lords of everquest de bu saydığım gelişen real-time strateji dünyasının şu dakika itibari ile son halkası ve daha çıkmadan tüm rakiplerini kıskandıracak kadar da ayrıcalıklı bir oyun oldu. çünkü loe’nin, abisi everquest’in izinden gidip büyük başarı kazanma ihtimali vardı.
öncelikle şunu açıklamak istiyorum. oyunun everquest ile bağlantısı nedir? hatta ondan da önce “everquest nedir?” diyenlere ufak bir hatırlatma geçeyim. everquest şu an dünyada en çok oynanan devasa online oyun. hemen hemen 400.000’e varan kayıtlı kullanıcı sayısına sahip. lords of everquest de hikayesini işte bu oyundan, yani everquest dünyasından alıyor. oyundaki detaylar, kullanılan birimlere varıncaya kadar everquest’le aynı. o yüzden everquest evrenini tanıyan arkadaşlar oyuna adapte olurken fazla zorlanmayacak. tabi bu everquest bilmeyen loe’i oynayamaz anlamına gelmiyor. çünkü yapımcılar 10 aşamadan oluşan bir hazırlık bölümü ile oyunu en ince ayrıntılarına kadar oyuncuya açıklıyorlar.
loe, az evvel belirttiğim gibi everquest altyapısı üzerine kurulmuş, norrath denen dünya üzerinde, standart olduğu üzere, iyi ile kötünün mücadelesini konu alıyor. konu aslında klasik gibi gelse de sadece bir cümlede açıklanabilecek kadar düz bir hikaye söz konusu değil. rts tarzı oyunlardan alıştığımız savaşmak için “krala ters ters baktı, gidin saldırın, yok edin” mantığı yerine, loe’in sağlam temellere oturtulmuş, hatta kirapları bile yazılmış olan everquest dünyasına bağlanması çok hoş ve sağlam bir hikayeyi de beraberinde getiriyor. konuyu anlatmaya kalksam inanın kelimeler yetmez ama loe’yi oynadıkça hikayeyi keşfedecek ve daha çok merak edeceksiniz (felaket tellalı).
bırak hikayeyi, oyuna gel
loe karşımıza seçilebilen 3 tane grup ile çıkıyor. bunlardan ilki elddar alliance. doğa güçlerini kontrol altında tutmaya çalışan bu grup, kötülük karşısında bir araya gelmiş 3 ırktan ibaret. zarif ve asil elfler, ormanların gizli kuytu köşelerinden gelen hobbitler ve guk denen bataklıktan gelen frogloklar (kurbağa adam). bir diğer gruplaşma ise dawn brotherhood adı altında birleşen cüceler, insanlar ve barbarlar arasında. sonuncusu ise kötü ırkı temsil eden shadowrealms adlı gruplaşma. bunlar da elflerin kötü kuzenleri olan ve yer altında yaşayan dark elfler, bunlarla beraber ogre ve iksarlardan oluşuyor. aynı zamanda bu gruba zaman zaman goblinler, troller ve gnome’lar da destek veriyor. biz loe’ye önce safımızı sonra da bu grubun lordlarından birini seçerek başlıyoruz. toplamda 15 farklı lord ve her lordun farklı özel güçleri var. oyun, shadowrealms’in gizli operasyonlar ile diğer ırkların özel güçler ihtiva eden bilimum yüzük, kristal gibi özel nesneleri çalması ile başlıyor.

oyunun her ayrı ırk için birer defa oynadığınız düşünüldüğünde 72 saatten daha fazla bir oynama süresi var. aynı zamanda oyun gayet dengeli bir zorluk sistemi ile ayarlanmış. eğer baştan savma oynamaya başlarsanız loe gerçekten kısa sürede canınızı sıkmaya başlayabilir. bölümleri geçmek istiyorsanız, kaçınılmaz olarak tüm dikkatinizi oyuna vermek zorundasınız.
son zamanlarda rts’lere de sirayet eden tecrübe kazanarak level atlama sistemi loe’de de bulunuyor. hatta biraz daha abartılmış şekilde. en küçük askerinizden tutun da lordunuza kadar her bir birim level atlama şansına sahip ve atlayabileceğiniz level sayısı 30 ile sınırlandırılmış. her 6 level’da bir lordumuz yeni büyü ve yetenekler kazanıyor. aynı şekilde normal birimlerimizden herhangi 2 tanesini level 6’yı aştığı andan itibaren knight denen bir sistem ile hero mertebesine yükseltebiliyoruz.
tek kişilik oyunda, her bölüm atladığınızda bir önceki bölümde level atlayan askerlerinizden birkaçını yeni bölüme de geçirmenize olanak sağlanıyor. her yeni bölüme başlamadan evvel şövalye ve lordunuz hariç belli bir puan karşılığında askerlerinizi yanınıza alabiliyorsunuz. lord ve şövalyeleriniz ise bu puanlardan bağımsız şekilde otomatik olarak diğer bölüme geçiyorlar. bu da bölüm boyunca uğraşarak özenle level atlattığınız askerlerinizin heba olmamasını sağlıyor.
loe’nin bana ilginç gelen bir diğer özelliği ise bina kurulumlarını herhangi bir işçi biriminin yapmaması. yani bina kurma bölümünde istediğiniz binayı inşa alanınızda herhangi bir yere tıklayarak direk kurmaya başlıyorsunuz. alışması zor bir sistem değil ama saçma. para birimimiz olan platinium’u ise platinyum madenlerinden direk olarak işçilerimiz taşıyor. her bir birim özel yetenekleri için belli bir güce gerek duyuyor. wizard, cleric gibi birimler manaya ihtiyaç duyarken; warrior, rogue gibi karakterler stamina’ya ihtiyaç duyuyor.

hiçbir şey kusursuz değildir.
loe’de oyun için problemlerin en başında birimlerin kontrol problemi geliyor (problem değil bu çıldırdım!!). düşman binası ya da askeri görüş alanınıza girdiği andan itibaren askerleriniz keçileri kaçırmaya başlıyor. ne kadar “dur yapma evladım zamanını bekle” deseniz de inadına saldırmaya devam ediyorlar. birim kontrol tuşları içinde ‘stop’ olsa da hiçbir işe yaramıyor. bunun yanısıra bir diğer problem ise savaş esnasında her şeyin birbirine girmesi. düşman askerlerine tıklama konusunda gerçekten çok zorlanıyorsunuz.
aynı şekilde oyundaki bir diğer problem de birimlerin hareketi. birimleri grup haline toplayıp bir yerden diğer bir yere hareket ettirdiğinizde hepsi birlikte hareket etmek yerine düzensizce sağdan soldan buldukları yollardan dağılmaya başlıyorlar. rts’lerin en önemli noktalarından biri olan birim kontrolü, ne yazık ki lords of everquest’te vasatı bile yakalayamıyor.

biraz da grafiklerden bahsedelim. loe’nin dinamik grafikleri var. karakterlerin altındaki auralardan tutun büyü efektlerine kadar tüm görüntüler çok güzel dizayn edilmiş. aynı şekilde birim ve bina detayları da çok güzel ve 3x zoom kabiliyetine sahip. nerdeyse savaşırken omuz omuza görebiliyoruz lordlarımızı. aynı zamanda oyun sırasında önümüzdeki menülerin hepsinin yerini istediğimiz gibi kişiselleştirip kendimiz nasıl rahat ediyotsak öyle kullanıyoruz.
bir oyun everquest’ten esinlenerek yapılır da netten oynama imkanız olmaz mı ? loe’i orijinal aldığınız andan itibaren kayıt olarak sony’nin kendi sunucularında oynama şansına sahip oluyorsunuz. 12 kişi aynı anda beraber oynayabiliyor.

son söz olarak söyleme gerekirse lords of everquest, rts sevenlere pek de bir şey vaat etmeyen ama everquest evreniyle tanışmak isteyenler için iyi bir seçenek. multiplayer olarak ise single player’dan çok daha başarılı.
pro puan: 67
+ multiplayer 12 kişilik oyuncu desteği, 72 saatlik oynama süresi, eq evreninde geçmesi.
- birim kontrolleri, savaşlardaki kaos, tek kişilik oyunun vasatlığı
real-time strateji oyunları içinde sönük kalan, sadece eq sevenleri ilgilendirebilecek bir oyun
volkan alkan
progamer – 21. sayı
Atari 2600, 1977 Ekim ayında piyasaya sürülmüş olan ikinci jenerasyon oyun konsoludur. Döneminin en çok satan ve en popüler oyun konsoludur.1977 yılında piyasaya sürülmesine rağmen, Türkiye'de kullanıcılar arasında popülerlik kazanması 1980'li yılların ortalarını bulmuştur.
En çok satan 10 oyunu şunlardır: Pac-Man Pitfall! Missile Command Demon Attack E.T. the Extra-Terrestrial Atlantis Adventure River Raid Kaboom! Space Invaders
görsel
Destiny birçok oyun türünü içinde barındıran oyunlardan. Piyasadaki birçok markalaşmış oyunu bırakıp neden bu oyunu oynayacağız diye sorabilirsiniz; ama denedikten sonra bağımlılık yapabilir dikkat edin. oynanmaya değer bir oyun.
ps serisinin son evladı.. yakında yerini ps5 e bırakacak olan efsane cihaz. seneler çabuk geçti ve eşsiz oyunlar oynattı bize. özellikle ds4 ile getirdiği özelliklerle devrim yaratmıştı. önünde saygıyla eğiliyorum
Temple Run sürekli koşmaya dayalı bir oyundur. 2011 yılında ios ve android daha sonrada Windows 8 platformlarında yer alan oyun, keith shepherd ve natalia luckyanova tarafından yazılmış oyunun dizaynı kiril tchangov tarafından hazırlanmış.
Gelelim yine bağımlılık yapan bu oyunun nasıl oynandığına. Oyunun kurgusu şöyle; oyundaki karakterimiz sığınaktan gizli bir hazine çalar ve arkasına takılan lanetli maymunlardan kurtulmaya çalışır. Oyundaki tek amaç, maymunlara yakalanmadan kaçmaktır. Kaçarken önünüze çıkan engellere çarpmamanız gerekiyor ve oyunda hız gittikçe artıyor.
Bunlara ek olarak, oyunda bulunan altınları toplamanız puanınızın yükselmesini sağlar ve oyundaki oyuncu karakterinizi değiştirmeniz için o altınlar gerekli olacaktır. Ne kadar çok altınınız olursa o kadar çok karakter seçeneğiniz olur..
Anlatımı kolay, sağlam refleksleriniz yok ise oynaması zor olan bu oyunun bağımlısı olacaksınız. Kim bilir belkide çoktan bağımlısı oldunuz.
ilk oyunu ile efsane olan ikincisi milyonlarca kişi tarafından beklenen, ancak spoiler rezaleti sonrası yayınladığı gameplay videoları ilede şimşekleri üstüne çeken naughty dog oyunudur. 2020 nin büyük hayal kırıklığı olabilir
1789 yılında geçen ve serinin 5. oyunu olan ''Assasins’s Creed : Unity'' Fransız devrimini konu alıyor. Serideki en büyük haritayı gördüğümüz bu oyunda sadece Paris şehri mevcut. Bir zamanlar zerafetiyle ön plana çıkan bu şehir devrimle beraber terör ve kaosun yeraldığı bir alana dönüşmüş durumda.